Kurban ve kurban bayramı -1

Kurban, kurban bayramı günlerinde ibadet niyetiyle belli hayvanlardan birini keserek yapılan bir ibadettir. Kurban, Allah Tealâ’nın ihsan buyurduğu varlığa bir teşekkürdür.

  • Kurban ibadeti İslâmiyetten önce de vardı

Cenab-ı Hakk’ın dostu olma şerefiyle şereflenmiş bir peygamber olan İbrahim (a.s.) bir adakta bulunmuş, bir oğlu olduğu takdirde onu Allah’a kurban edeceğini adamıştı. Aradan geçen zaman içerisinde oğulları olmuş ama o, adağını nasılsa unutmuştu. Rüyada oğlunu kurban ediyor görmüş ve irkilmişti. Hz. İbrahim bu rüyayı üç ayrı gece görmüştür. Peygamberlerin rüyası vahiy olduğu gibi onlar tarafından yapılan tabirleri de vahiydir. İbrahim a.s. da rüyasını, oğlunu kurban etmesi gerektiği şeklinde tabir etmiş ve böylece bu tabir de vahiy olmuştur. Artık Hz. İbrahim’in bu vahyi yerine getirmesi gerekiyordu.

Elbette bu çok zordu ama Allah’tan aldığı vahye uymaması daha zordu. İbrahim a.s büyük bir imtihan karşısında olduğunu anladı. Hiç tereddüt etmeden Allah’a teslim oldu ve durumu oğlu İsmail aleyhi’s-selâm’a açmaya karar verdi.

Okumaya devam et

Gusül abdesti cinsi hayata ne kazandırır ?

Gusül abdestini Allah emrettiği için alırız. Yani İslâm dininde Allah emreder, Müslüman da emre itâat eder. Bir Müslüman gusül abdesti alırken, “kirden, pisten temizleneceğim” diye düşünmez. Gusül abdesti alması gerektiği için yıkanır. Amma bu arada temizlenmiştir de… Olabilir. Asıl olan “emre itâat”tir. Maddî temizlik, sonradan ve kendiliğinden gelen bir hâldir. Hemen şunu da belirteyim ki, gusül abdesti gibi, maddî temizlik emri de vardır. Bu sebeble gusül abdesti alan, her türlü maddî temizliğini de yapacak. Bu da ayrı bir konudur.

Okumaya devam et

Sorularla ve cevaplarla gusül abdesti -3

1-Baş açmakla abdest bozulur mu?
Bu mesele daha çok namaz kıldığı halde başı açık gezen hanımlar için söz konusudur. Bu durumdaki hanımlar, çalıştıkları için başlarını kapatmaya ya işyerleri mnüsaade etmiyordur, ya kendilerine göre bir mazeret buluyorlardır veya nefsinin ve çevresinin baskısından kurtulamamışlardır.

Hanımın başını açmasıyla hiçbir şekilde abdesti bozulmaz. Çünkü abdesti bozan şeyler arasında hanımın başını açması şeklinde bir madde mevcut değildir. Bu durum gerek kendi evinde olsun, gerekse evin dışına çıktıktan sonra olsun fark etmez.

Bütün bunlarla birlikte namaz kılmak da farz, başın kapatılması da farz. Başı açık gezen, “Nasıl olsa be başımı kapatamıyorum, öyle ise namaz kılmama da gerek yok” gibi bir yanlışlığa girmemelidir.

Okumaya devam et

Sorularla ve cevaplarla gusül abdesti -1

1-Abdest ve Gusülde Şüphe Duyarsanız 
Abdest ve gusül alırken şüphe duyarsanız “Acaba guslüm oldu mu, abdestim oldu mu?” diye içiniz kemirilirse, tekrar tekrar abdest alınız bu vehimdir, şeytandandır deyiniz. Onun şerrinden korunmak için Eûzü okuyunuz, Allah’a sığınınız ve ayetü’l Kürsi’yi okuyunuz. Dikkatlice abdest aldıktan sonra gelen bu vesveseye asla kapılmayınız ve içinizden gelen sese “abdestim abdesttir, guslüm gusüldür. Kör olası şeytan, sen kahrından çatla” diye onunla alay etmek gerekir. (1)

Okumaya devam et

Fani dünya buysa…

Yoldan geçen birisi bahçesinde acayip hareketler yapan adama sorar, adam cevap verir:

– Niye öyle tepinip duruyorsun?
– Keçe tepiyorum. Sıkıştırıp pazarda satacağım. Ne yapalım, fani dünya işte; üç beş kuruş kazanıyoruz!
– Başındaki çıngırak ne?
– Çevredeki bahçelerin ekin ve meyvelerine kuşların gelmemesi için çıngırakla ses çıkarıyorum. Sahipleri de bana bunun için biraz ücret ödüyorlar. Ne yapalım, fani dünya işte; üç beş kuruş kazanıyoruz!
– Peki, sırtındaki yük nedir?
– Yayıktır. Hazır zıplarken yoğurttan yağ çıkarıyorum. Sonra da götürüp pazarda satacağım. Ne yapalım, fani dünya işte; üç beş kuruş kazanıyoruz!
– 0 elinde döndürdüğün nedir?
– Komşuların yünlerini eğiriyorum. Onlar da ücretini ödüyorlar. Ne yapalım, fani dünya işte; üç beş kuruş kazanıyoruz!
– Ağzınla ne mırıldanıyorsun?
– Yasin-i şerif okuyorum, isteyenlerin ruhlarına hediye ediyorum. Onlar da bana çeşitli hediyeler veriyorlar. Ne yapalım, fani dünya işte!
– Gözlerini niye öyle çevirip duruyorsun?
– Komşu çocuklarını takip ediyorum. Onları tehlikelerden korumak için bakıcılık yapıyorum. Komşular da bana ufak tefek hediyeler veriyorlar. Ne yapalım, fani dünya işte; üç beş kuruş kazanıyoruz!
– Peki, fani dünya için bu kadar çalışıyorsun; dünya baki olsaydı neler yapardın kim bilir?
– Ona göre tedbirimi alırdım herhalde!

Peki biz ne yapıyoruz? Tedbirimizi alıyor muyuz? Ne yalan söyleyeyim, ben hala bu dünyadayım…

Erkeğin hanımının göğsünden süt emmesi günah mıdır?

-Kadının memesinden süt emmek veya içmek, süt anne ve süt evlatlığı için yeterli değildir.
-Süt emen kişi iki yaşını doldurmamış olması gerekir. Bu itibarla hanımının göğsünü emen erkeğin süt evladı olması düşünülemez.
-Bir erkek hangi sebeple olursa olsun, hanımının memelerinden emse zevciyat hayatlarını devam ettirmelerine bir engel teşkil etmez.
-Günah değildir. (1)

Kaynak:
1) Mehmed Emre, Günümüz Meselelerine Açıklamalı Fetvalar, Eser Neşriyat, 1.c 135,142,  / 2.c. 669.

Merhaba Dünya!

Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!

İnfak; Sorumluluk mu, duyarlılık mı?

İnfak; “Allah ‘in hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara ayni ve nakdi yardımda bulunması” demektir. Bu bakımdan infak, zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içermektedir.

Şüphesiz insanın sahip olduğu servetin gerçek sahibi Allah’tır. O’nun emanet olarak verdiği bu servetten başkalarına vermek gerekir (Nur süresi 33).

Kur’an’da müttaki mü’minlerin özellikleri sayılırken bunlar arasında infakta zikredilmiştir (Bakara süresi 2-3). Öyle ki, takva ehli mümin sadece varlıklı olduğu anda değil yokluk içinde de olsa Allah için infak edecek bir şeyler bulur. “Onlar (takva sahipleri), bollukta ve darlıkta Allah yolunda infak ederler…” ( Al-i İmran süresi 134) ayeti ifadelerimize tercüman olmaktadır.

Allah’ın lütfettiği nimetleri, her türlü şart altında toplumda bu nimetlere muhtaç insanlarla paylaşabilmek, gerçekten sadece takva ehli müminlerin özelliğidir.

Kur’an-ı Kerim’de, “Ey İman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki Allah her bakımdan zengindir, övülmeye layıktır.” (Bakara süresi 267) ayeti, hem infakta takip edilecek metodu, hem de infak sorumluluğuna işaret etmektedir.

Müslüman, malvarlığından belirli bir kısmını muhtaç kimselere aktarmakla yükümlüdür. Bu itibarla ömrünü mal biriktirmeye adayan, kendinden başka hiçbir kimseyi düşünmeyen insanların hayatlarını Allah’ın istediği doğrultuda geçirdikleri söylenemez. […]